Definecilik Tecrübem


 Bir çok platformda yalan ve umut tacirlerinin aksine her şeye rağmen gerçekleri haykıran çıkarsız bir birey yada defineci olarak işaret üzerine bir kaç kelamda bulunmak isterim.


Defineci yaptığı uğraştan ders alıp, yanlış ile doğru arasındaki elemeyi yapan, hurafelerden sıyrılan, internet ortamı dahil tarih ve kültürel yönden kendini geliştiren ve yanlışları kenara koyandır. Her ne kadar eline kazma kürek alıp dağa taşa çıkıp defineciyim diyen bir çok insan olsada bunlar benim nazarımda defineci değil bilinçsiz şekilde kendilerini tatmin etmek için yoran ve sadece hüsrana uğrayanlardır. Zira bu iş bilgi beceri ve tecrübeye dayalıdır.


Elden alınan akılla yola çıkan öyle çok insan vardırki, bu tür verilerle ancak kendilerine kazanım değil zarar açarlar.


Yıllardır görürsünüz bir işaret vardır benzer yorumlar atında ve hatta metraj birimleri yazılmıştır. Defineci elindeki işareti araştırır ve bulur sözde manasını, nedir bu örnekle beş metre önünü yada sagını solunu git kaz bilmem kaç okka altını bul al. Keşke her şey bu kadar kolay olsaydı.


  • Ortada işaret arayanlar, şu işareti bul paranı al diyenler hala bitmemiştir. Üç kâğıtçısına dolandırıcısına bunlara hiç değinmiyorum.


Biri gelir elinde bir cihaz, bu cihaz gibi üstün nitelikli asla olmaz her yönlü fonksiyonu vardır ve garantidir. Cihaz nedir işlevi yada çalışma prensibi nedir bunu bilmeyen bu işin cahili umudunun esiri olmuştur bile. Bizim insanımız zaten tecnoloji deyince sınıfta kalmayı bırak kapıdan içeri giremeyen bir toplumdur. Bilim ve İlimi elinden alınmış ve hatta pineal bezi yani gerçek gözü köreltilmiş ve halâ üzerinde deney yapılan bir denek toplumdur. Marşal yardımlarıyla başlayıp her gün şiddeti dozu artılılarak akıl ve fikir yoksunluğuna sevk edilmiş, Celladına aşık bir millet türetilmişken her anlamda, definecilik denen hurafelerin içindeki bir insanın aklı nasıl çalışır bunu görmekte zor değildir. Ayrıntılara gececek olsak günler sürer belki bir konu yetmez buna.


Bu yüzden hem size akıl verenin hemde kendi aklınızı iki eliniz arasına alıp görüp incelemekle işe başlayın. Bu alemde konuşan yol gösteren hatta kendince iyilik yapmak isteyen çok olur. Lakin kendinin ne yaptığını bilmeyenin bir başkasına ne kadar yararı olabilirki ?


İşaretlerin çözümü aynı olmaz


İşaretler dedik demi konuda ? Hiç bir işaretin çözümü aynı değildir. Kültürel farklar inançlar ve medeniyetler hatta gömüyü yapanın o anki ruh hali bile buna izin vermez !


Resim atar konu açarsınız, veya birine sorarsınız. Zaten biliyorum çözerim ben diyende sizden bunu ister.


Siz zaten bilmiyorken karşıya aktardığınız sizin bildiğiniz ve gördüğünüzün en fazla yarısıdır. Her önüne gelen bir yer işaretler ve çözüm odaklı gittiğiniz konu kafanızı biraz daha karıştırır ve daha çok çıkmaza sokar sizi. Şayet işin sonunda ne alıp ne almadığınız bilincinde iseniz sorun yok.


Bu işin bileni akıl vereni her ağzına geleni aklına geleni konuşanı yazanı çizenide bu devirde hiçte azımsanmayacak kadardır. Her kes definecidir, bulmuştur satmıştır, müzeye vermiştir o adamın üstenede adam yoktur tabiii.


  • Kısacası şu sizin bilmediğinizi sizin görmediğinizi kimse çözemez. Haa adam gelir çıplak gözle alanı bire bir inceler o ayrı.


Bir yerde bir işaretiniz varsa yine bildiğinizi yapın sorun soruşturun. Ama önce kendinizi geliştirin kendinize güvenin. O işarete aykırı alandaki yerlere odaklanın, işareti illa burada define var diye okumayın, bir gizem var ve ben bu gizemi çözeceğim diye kendinizi odaklayın.


Hangi kayada kesim, işçilik var bu neden yapılmış. Nerde işlem var nerde çöküntü nerde tümsek, kısacası aykırılığı bulup kendinize sorun nedeni ne ? Bu şekilde gittiniz sonuç sizi hiçte yormaz. Karamsarlık bu işte karamsar kalırsanız işin en kötü yönü budur.


Dağ taş altın dolu değildir. Ama Ülkemiz Medeniyetler beşiğidir. Bu işi çil çil altın için yapan defineci değildir hastadır farkında değildir.


Kaynak: Sedegor

Daha yeni Daha eski