GÖÇE MARUZ KALANLAR
Göç nedeniyle terk edilen servetler birkaç faktör halinde sıralanabilir.
1- Eski tarihlerde birçok kavim göçebe halinde yaşıyordu. Sürekli , verimli toprak ve elverişli iklim arayışı içindeki bu topluluklar , yanlarında taşıyamayacakları servetlerini iklimler ve koşullar elverişli duruma geldiğinde tekrar o bölgeye yerleştiklerinde kullanmak üzere sakladıkları değerli eşyalar ve servetler verdır, define avcısı dedektör yardımıyla bunları arar.
2- Savaşlar yüzünden yaşadıkları köylerden kendilerini güvende hissedecekleri veya savaşın etkilerinden uzaklaşmak için geçici olarak başka ülke , şehir ve köylere kalmayı planlayarak giden insanların sakladıkları değerli servetler , define avcısı dedektör yardımıyla arar.
Dünya savaşları sonucunda göç etmeye ve yer değiştirmeye mecbur kalınmış insanlar , define avcısı bu tür göç hareketleri olan yerleri dedektör araştırır. bunların bir çoğunun hikayeside vardır define avcısı hikayeleri takip ederek define yerlerini tespit edebilir. Aradıkları yerler o dönem yaşanılan binalar , duvar içleri , bahçeler , su kuyuları ve çevreleridir. Buna benzer yerlerdeki saklı defineler ancak dedektör gibi bir teknolojiden destek alır.
İşgallere, eşkiyalara, darbelere , soygunlara karşı hazinelerini ve paralarını korumak veya çocuklarının gelecekte yeniden iktidar ve krallık kurmasına yardımcı olmak adına gereken servetler , çok gizli yerlere konularak , gelecek için yatırımlar yapmışlardır. Uzun yıllar kendileri dışında kimsenin ulaşamaması için planlı ve iyi bir şekilde saklanmıştır.
YÖNETİCİLER
Birçoğu suikastlarla öldürüldüğünden , servetleri yüzyıllarca sakladıkları yerlerde kalmıştır.
Roma döneminde suikast sonucunda ölen imparator Sezar'ın şahsi servetinin yeri kendisinin ölümüyle birlikte tespit edilememiş ve günümüzde halen gizemini korumaktadır.
Yine yakın dönemlerde devrik İran şahının sakladığı büyük serveti tesadüfen bir çobanın girdiği mağarada ortaya çıkmıştır. Yeni rejim tarafından el konulan serveti toplam 12 tır gelmiştir.
DİN ADAMLARI
Eski dönemlerde en güvenli en büyük finans kurumları kiliseler, en büyük finans uzmanları da din adamlarıydı.
Servetlerinin temelini bağışlar ve vergiler oluşturuyordu . Kiliseler , manastırlar o dönemde yaşamın birçok alanında etkili ve söz sahibiydiler . Para alış verişi , tefecilik gibi işlerle iştigal ediyorlardı. Ayrıca savaşa giden ve gönderilen insanların malvarlıklarını ve servetlerini kiliselere bağışlamaları zorunlu idi.
Buradaki amaç savaşa giden askerlerin kiliseye bağışladıkları servetlerinin yerine daha ok ganimetle geri gelmesini , daha çok yağma ve talan yapmasını sağlamaktır.
Halktan Kilise vergisi adı altında zorla vergi toplamışlar , ayrıcada kiliseler devlet tarafından vergiden muaf tutulmuştur.
Özellikle Orta Çağda kiliseler Cadılık veya Din dışı faaliyetlerle itham ettikleri binlerce insanın mallarına el koyarak , o dönemlerde işkence edilerek veya yakılarak ölümlerine sebep olmuşlardır.
Bu sayede Kiliselerin ve Din maskesi altında Kiliseleri kullanan Din Adamlarının servetleri akıl almaz boyutlara ve büyüklüklere ulaşmıştır.
Bu servetler Dünya'nın çeşitli yerlerine küçüklü büyüklü gizlenerek nesilden nesillere gelmiş günümüzde halen gizemlerini korumaktadırlar.
Devletlere varıncaya kadar peşinde olanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yine ülkemizdeki yakın dönem savaşları esnasında gayrı Müslim topluluklar kilise mensubu din adamlarının himayesi ve yönlendirmesi sonucunda planlı ve organizeli bir şekilde toplu veya gruplar halinde mallarını bir araya getirmişlerdir. Kapalı veya açık alanlarda tünel , mahzen , vb . gibi yerler kazarak ya da oranlık , dağlık arazilerdeki doğal hazır haldeki mağara , sığınak , kaya oyuklarına ve kazdıkları çukurlara değerli eşya altın gümüş mücevher ve kap kacak birçok mallarını sakladıkları bilinmektedir.
Define avcıları söz konusu eşya ve defineleri bulmak için uğraş verir , arar ve şüphelendiği bu tarz yerleri dedektörlerle kontrol ederek tespit etmeye çalışan kişi yada guruplardır.
Büyük Gömüler
İşgallere, darbelere, soygunlara karşı hazinelerini ve paralarını korumak veya çocuklarının gelecekte yeniden iktidar ve krallık kurmasına yardımcı olmak adına gereken servetler, çok gizli yerlere konularak, gelecek için yatırımlar yapmışlardır. Uzun yıllar kendileri dışında kimsenin ulaşamaması için planlı ve iyi bir şekilde saklanmıştır.
Birçoğu suikastlarla öldürüldüğünden , servetleri yüzyıllarca sakladıkları yerlerde kalmıştır.
Roma döneminde suikast sonucunda ölen imparator Sezar'ın şahsi servetinin yeri kendisinin ölümüyle birlikte tespit edilememiş ve günümüzde halen gizemini korumaktadır.
Yine yakın dönemlerde devrik İran şahının yeni rejimden sakladığı büyük serveti tesadüfen bir çobanın girdiği mağarada ortaya çıkmıştır. Yeni rejim tarafından el konulan servet 12 tır ile taşınmıştır.
Hayatları boyunca çalışıp sahip oldukları servetleri eşkıyalardan , hırsızlardan hatta bazen kendi aile fertlerinden gizlemek zorunda kalmışlardır . Bu saklama iki türlü gerçekleşmiştir.
Birincisi servetin büyük bir kısmı daha kalıcı olarak gizlenmiş . İkincisi ise servetin küçük bir kısmı kasa gibi kullanmak maksadıyla duvar içine ve kolay ulaşılabilecek yerlere saklanmış , ihtiyaç oldukça azar azar alınarak ihtiyaçları için kullanılmıştır.
Özellikle eski dönemlerde paradan para kazanma yöntemi olan tefecilikle iştigal eden çok sayıda insanların olduğu ve servetlerini yukarıda bahsi geçen yöntemlerle saklayıp korudukları bilinen bir gerçektir. Defineci bu servetleri ortaya çıkarmak için dedektör kullanarak arar ve tespitler yapar.
Eski dönemlerde en büyük finans kurumları kiliseler en büyük finans uzmanları da din adamlarıydı.
Servetlerinin temelini bağışlar ve vergiler oluşturuyordu . Kiliseler , manastırlar o dönemde yaşamın birçok alanında etkili ve söz sahibiydiler . Para alış verişi , tefecilik gibi işlerle iştigal ediyorlardı. Ayrıca savaşa giden ve gönderilen insanların malvarlıklarını ve servetlerini kiliselere bağışlamaları zorunlu idi.
Buradaki amaç savaşa giden askerlerin kiliseye bağışladıkları servetlerinin yerine daha ok ganimetle geri gelmesini , daha çok yağma ve talan yapmasını sağlamaktır.
Halktan Kilise vergisi adı altında zorla vergi toplamışlar, ayrıcada kiliseler devlet tarafından vergiden muaf tutulmuştur.
Özellikle Orta Çağda kiliseler Cadılık veya Din dışı faaliyetlerle itham ettikleri binlerce insanın mallarına el koyarak , o dönemlerde işkence edilerek veya yakılarak ölümlerine sebep olmuşlardır.
Bu sayede Kiliselerin ve Din maskesi altında Kiliseleri kullanan Din Adamlarının servetleri akıl almaz boyutlara ve büyüklüklere ulaşmıştır.
Bu servetler Dünya'nın çeşitli yerlerine küçüklü büyüklü gizlenerek nesilden nesillere gelmiş günümüzde halen gizemlerini korumaktadırlar.
Devletlere varıncaya kadar peşinde olanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yine ülkemizdeki yakın dönem savaşları esnasında gayrı Müslim topluluklar kilise mensubu din adamlarının himayesi ve yönlendirmesi sonucunda planlı ve organizeli bir şekilde toplu veya gruplar halinde mallarını bir araya getirmişlerdir. Kapalı veya açık alanlarda tünel , mahzen , vb . gibi yerler kazarak ya da oranlık , dağlık arazilerdeki doğal hazır haldeki mağara , sığınak , kaya oyuklarına ve kazdıkları çukurlara değerli eşya altın gümüş mücevher ve kap kacak birçok mallarını sakladıkları bilinmektedir.
Defineci söz konusu eşya ve defineleri bulmak için uğraş verir , arar ve şüphelendiği bu tarz yerleri dedektörlerle kontrol ederek tespit etmeye çalışır.
Maden işletilen yerler ve kaynakları !
Ülkemiz toprakları medeniyetler zenginliği kadar doğal maden yatakları açısından da oldukça zengindir.
Eski Toplum ve Devletlerin servetlerindeki en büyük faktörlerden biri , işlettikleri maden yataklarından çıkardıkları değerli metallerdir. Buna bir örnek verecek olursak ; Antik çağlarda Anadolu'nun batısında yer alan tarihçi HEREDOT'A göre , 3 sülalenin yönettiği LİDYA imparatorluğunun son sülalesi MERMATLAR , ülkeye 141 yıl Egemen olmuşlardır. M.Ö. 7. yy başında , parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli buluşlardan birisini gerçekleştiren Lidya'nın , devrinin en zengin ülkesi olmasının önemli nedeni , Boz Dağlar ve Gediz Nehrine karışan Sart Deresinin alüvyonları içindeki altınlardır.
Bir takım entrikalarla ülkeyi ele geçiren sülalenin son kralı KROİSOS M.Ö560 yılında tahta geçmiş ve akıl almaz zenginliği , '' KARUN KADAR ZENGİN '' deyimiyle günümüze kadar taşınmıştır. Birçok dönemde Osmanlının belli zamanlarına kadar ülkemizde oldukça fazla maden yataklarının işletildiği birçok kaynakta geçmesine rağmen günümüzde bunların ancak bir kaç tanesi bilinmektedir. Geri kalanları , kapatılmış veya gizlenmiş olarak sırlarını korumaktadırlar .
Defineci bu maden yataklarını , işletilmiş olan altın , gümüş , bakır , kurşun ve benzeri değerli metalleri bilgi ve bulgularla takip ederek dedektörü ile de tespit etmeye çalışır.
Göçe bağlı gizlenen ve terk edilen servetler birkaç faktör halinde sıralanabilir.
1) Eski tarihlerde birçok kavim göçebe halinde yaşıyordu. Sürekli , verimli toprak ve elverişli iklim arayışı içindeki bu topluluklar , yanlarında taşıyamayacakları servetlerini iklimler ve koşullar elverişli duruma geldiğinde tekrar o bölgeye yerleştiklerinde kullanmak üzere sakladıkları değerli eşyalar ve servetler , defineci dedektör yardımıyla bunları arar.
2) Savaşlar yüzünden yaşadıkları köylerden kendilerini güvende hissedecekleri veya savaşın etkilerinden uzaklaşmak için geçici olarak başka ülke , şehir ve köylere kalmayı planlayarak giden insanların sakladıkları değerli eşyalar ve servetler , defineci dedektör yardımıyla bunları arar.
Dünya savaşları sonucunda göç etmeye ve yer değiştirmeye mecbur kalınmış , defineci bu tür göç hareketleri olan yerleri araştırır . Aradıkları yerler o dönem yaşanılan binalar , duvar içleri , bahçeler , su kuyuları ve çevreleridir. Buna benzer yerlerdeki saklı defineler ancak dedektör gibi bir teknolojiyle tespit edilebilir.